Depresyon oldukça sık görülen ve yeti yitimine neden olan bir hastalıktır. Bu güne kadar yapılan birçok çalışmaya rağmen halen nörobiyolojisi tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. MikroRNA’lar yaklaşık 22 nükleotid uzunluğunda olup çoğunlukla mRNA’lardan protein sentezini çeşitli aşamalarda engelleyerek işlev görürler. Daha öncede çöp RNA’lar olarak bilinen bu yapılar şu an tam da bahsettiğimiz kritik noktada bulunmakta ve birçok hastalık için araştırmacıların ilgi noktası haline gelmektedir. Farmakolojik ve biyolojik tedavilerin hedefi olduğunun gösterilmiş olmasının yanı sıra gerek hayvan modelleri gerekse de periferik kan ve post-mortem beyin çalışmaları mikroRNA’ların depresyondaki önemini giderek perçinlemektedir.

Depression is a common and debilitating illness. Although a great deal of research has been done in the area, its’ neurobiology remains unclear. MicroRNAs are 22 nucleotides long and usually prevent protein synthesis from mRNAs at several stages. Now it is clear that microRNAs play a key role in the pathophysiology of many diseases. They have the potential to regulate the expression of more than 10,000 genes. Thus, microRNAs have been widely investigated as they relate to both medical and psychiatric disorders. For major depression, microRNAs are targets for both pharmacological and biological treatments, disregulated in animal models of depression and the brains of depressed people, and are candidate biomarkers for depression.